20 Ekim 2012 Cumartesi

Aynı Göğün Kuşları


Fizik Tedavi gibi aynı.

Önce zor.
Çekilmez, bitmez, tükenmez ve sonsuz bir ızdırap gibi adeta.
Ağrılı ve acılı.
Sıkıntılı.
gözler ara ara yaşlı, hiç olmazsa hafiften buğulu.
"ama"
Evet, ama sonra, iyi, güzel.
Ruhlar doğrulacak yerinden yavaş yavaş.
Hani annesinin yuvadan yuvarlayıverip bir çift taze kanadı gökyüzüyle buluşturuvermesi gibi..
Öyle olması gerekmiyordu esasında,
tercih ettik oldu,
Yumduk gözleri,
Yuvarladılar yuvadan :)
Şimdi "tek tek" olup kanat çırpma varkti deniz kargaları misali.
Hem..
Ne kadar uzağa uçarsa uçsun kuş..
Santiago'nun aslanlı rüyalarını gördüğü Afrika kıyılarında uçan kuşla,
Sait Faik Efendi'nin adalarda uçurduğu kuş..
Aynı gökte değil mi?
Aynı oksijen denizinde soluk almıyor mu?
eee!

Şarkılardan " Serebro-Nefes al!",
Öğleden sonra on üç yirmi iki,
Mevsimlerden sonbahar,
Ekimin yirminci günü,
Günlerden cumartesi,
Yerlerden Bornova,
Havalardan güneş esintili,
Yıllardan 2012,
Mekan Salon.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder