dört yere daha sordum bulamadım.
--
Sahildeydim Alsancak'ta..
Önümde envai çeşit çalgı dımbırdatan elemanlar vardı..
Ne de güzel şeyler çalıyorlardı.
dımbırdımbırdımbır.. Çok güzeldi.
Ben dımbırdatamıyorum hiçbir şey ondan üzülürüm bazen kendime.
Sahilde işittim ezanı,
açmak vapura kaldı orucu.
Simitçi bakındım göremedim.
Denizden ekmek yapıp kokusunu içime çektim,
Sonra birazını deniz kargalarına attım,
"bizde çok var kendin ye" dediler..
İyi madem dedim, fotoğraf makinamı çıkardım..
Bir arkadaş çaldığım anlardan krep yapmayı öğretmişti..
Krep yaptım martılara attım pek sevdiler, "yarın yine gel" diyenleri oldu; "bayramdan sonra" dedim.
Güldüm, ciyakladılar..
--
Sonra..
Biri geldi yanıma,
-"Martıyım ben" dedi..
"Ne vardı" dedim..
-"Ulan" dedi, "koca denizin ortasında ufacık şişeden su içiyorsun"
"eee" dedim "yani?"
-"sen bi' düşün bunu" dedi
"Olur" diyecek oldum, gitmişti..
--
İnerken vapurdan, hava soğumuştu..
7milyarlık denizde 1yudum tatlı suyun peşinde olduğum o anda farkettim.
Sevindim.. Sağol martı diye geçirdim içimden.
Çünkü biliyorum ben o suyun kaynağını.
Ne zaman ihtiyacım olsa hep orada bulağım O'nu,
Buna sevindim işte,
buna.
Niye sevinmeyeyim de?
Geceye doğru
saat yirmi iki on dokuz
havalardan serin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder