21 Ekim 2012 Pazar

Yıkamadan Yüzümü

Bir ucundaydım trenin..
"Saksı var" diyenlere bakmamalı.
Akıllıyımdır ya ben,
çıkacağım kapıya yakın olsun diye trenin içinde bir ucundan bir ucuna yürürüm istasyona yaklaşınca.
Yürüdüm. İndim. Vardım.
Yüzümü yıkamak istemedim.
Tuzlu da olsalar kalsınlar istedim yüzümde..
ilk duyduğum "seni kasaya çektik" oldu..
"Ulan" dedim "sizin işinizin de kasanızın da"
Canım çok fena sıkıldı..
Çok. Nasıl bir iç sıkıntısı doğdu bu tatsız haberden.
-
İlk kasaya geçtiğim bayram arifesini anımsadım, işletmeci kodumu ve şifremi önümdeki kasaya girerken..
Yüreklendirmişti beni,
ben de yarım saatlik molamda diz çöküp ondan bahetmiştim inandığıma.
anımsadım tüm bunları..
içim İzban'ın ışık hızında geçip gidişinin ardından raylardan yükselen 750 voltluk cızırtılarla bezendi..
ne andı o an
ne andı!
--
Neyse işte..
Bugün yüzlerce kez havaya baktım belki, şifre giren müşterilere nezaketen.
Bir ara kendimi iyice geliştirdim..
Öyle bir bakıyordum ki, Nirvanaya ulaşmış budist gibi uçuyordum o derece..
Sonra ilginç ilginç müşteriler geldi,
Tuhaf ve komik istekler, ve kimi zaman arsızca tavırlar..
bir de kız vardı çok güzeldi o..
ne de güzeldi o..
Bir daha göremem nasılsa diye yüreklendirmedim yüreğimi.
Hem çok iyi niyetli amcalar teyzeler de uğradılar..
Şimdiden bayramımı tebrik edenler de az değildi.
Ayrıca iş kankam M. ile de gülüştük bir ara fırsatını bulup.
Lakin bu anlattıklarımın yeri bura değildi..
Uçmuş aklım başımdan da işte..
Biriktirmişim ben hepsini sanki akşama sırayla anlatacakmışım kibi.

saati göremiyorum,
epeyce ilerlemiş olmalı,
Hava da serinliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder